Koramaz Vadisi

Bağpınar ( Isbıdın ) Köyünden Doğuya Bakış , Sağda Vekse Köyü - Ahmet Turan Kural

Çoğu kişi tarafından bilinmese de Koramaz Vadisi; geçmişi, bitki çeşitliliği, tarihi eserleri ve doğal güzellikleri bakımından dünyanın önemli vadilerinden biridir. Hak ettiği değeri henüz görmüyor olsa da, son zamanlarda yapılan çalışmalarla zamanla yükselişte olan bir değerimiz durumundadır.

Kayseri Melikgazi ilçesi sınırlarında yer alan Koramaz Vadisi, doğudan batıya doğru kıvrılarak uzayan ve 12 kilometre uzunluğuna sahip olan bir deprem kırığı oluşumudur. Vadide, bugün de hala yaşam devam edegelen 7 yerleşim yeri bulunmaktadır. Bu yerleşim yerleri doğudan batıya doğru sıra ile; Büyük Bürüngüz, Subaşı, Küçük Bürüngüz, Ağırnas, Turan, Vekse ve Bağpınar’dır. Buralarda binlerce yıllık geçmişe sahip olduğu bilinen ortak bir somut ve somut olmayan kültür bulunmaktadır. Vadinin taban rakımı en doğu ucunda 1500 metre iken en batı ucunda 1165 metredir. Bu kot farkı da Koramaz Çayının vadinin tabanında rahatça akmasını sağlamaktadır.

Her ne kadar bölgede tarihi eserler bakımından sayısız eser bulunsa da bitki ve kuş çeşitliliği de aynı şekilde fazladır. Bu konulara geçmeden önce bölgenin yetiştirdiği değerlerden de bahsetmemiz gerekir tabi ki.

Bu değerlerden en önemlisi tartışmasız Mimar Sinan’dır. Mimar Sinan 1490’da Ağırnas’ta doğmuş ve 20’li yaşlarına kadar burada yaşamıştır. Ağırnas, bu vadinin tam ortasında bulunur. Sinan, Koramaz’da at binmiş, oyma kaya mağaraları, vadinin içerisinde yer alan Roma’dan veya Bizans’tan kalma kaya mezarları incelemiştir. Sinan, Koramaz Vadisi’nde büyümüş, sularından içmiş, eserlerinden esinlenmiştir. Bölgenin kaya yapısı taştan eser yapma aşkı vermiştir Sinan’a. Sinan’ın Ağırnas’ta yaşadığı 1500’lü yıllarda köyde 53 gayrimüslim ve 3 müslüman hane mevcuttu. 1520’de bu sayılar  72 gayrimüslim ve 2 müslüman hane olarak değişmiştir. Bu ailelerin evlerinin tümünün, aynen Mimar Sinan’ın evi gibi, vadinin kuzey cephesine iki sokak aralığı ile sıralanmış yapılar olduğu kesindir. Aradan geçen yıllar boyunca din değiştirme ve göçler hızlanmış, 1834 yılında köyde yapılan sayımda 145 Müslüman, 28 gayrimüslim hane tespit edilmiştir. 1835 yılında yaşanan depremde oldukça hasar gören Ağırnas’da bu tarihlerde iki cami, bir kilise, iki okul ve yedi bezirhane bulunduğu bilinmektedir. Köy, son yıllarda artan nüfusa paralel olarak kuzeye ve kuzey doğuya doğru yapılaşmaktadır. Köyün kuzeyinde ve eski yerleşimlerle yeni yapıların sınırında yer alan Agios Prokopios Kilisesi 1857 yılında inşa edilmiştir.

Mimar Sinan köyünden ve vadiden ayrıldıktan sonra burayı unutmamıştır. Sultan II. Selim’in padişahlığı döneminde Kıbrıs fethedilmiş ve Kıbrıs’ın Türkleştirilmesi için Anadolu’dan aileler Kıbrıs göçe zorlanmışlardır. Kayseri’den de merkez ve merkeze bağlı köylerle, Develi, İncesu, Yeşilhisar gibi yerleşim birimlerinden ahalinin Kıbrıs’a göç etmesi için ferman çıkarılmıştır. Merkeze bağlı köylerden olan Ağırnas, Büyük ve Küçük Bürüngüz köyleri ile İsgobü (Subaşı) köylerinden ahalinin Kıbrıs’a göç etmesi ile ilgili ferman çıkar. Fermanı duyan Mimar Sinan, kendinin Ağırnaslı olduğunu Büyük ve Küçük Bürüngüz köyleri ile İsgobü Köyü’nde akrabaları olduğunu ve bu köylerin ahalisinin göçten bağışlanmalarını Sultan II. Selim’den diler. Bunun üzerine padişah, 86 yaşına gelmiş bu büyük mimarın isteğini geri çevirmez ve bu köylerdeki ahalinin göçten muaf tutulmasına ilişkin şu fermanı gönderir: Akdağ Kadısı’na ve Hüseyin Çavuş’a hüküm ki: Şimdi, Hassa Mimarlarımın Başı mektup gönderip, Kıbrıs’a sevki ferman olunan Kayseri halkından kendi oturduğu Ağırnas adlı köy halkı ve diğer köylerde oturan akrabalarından Kiçi Bürüngüz’de (Küçük Bürüngüz) Sanoğlu Düvenci ile İsgobü Köyü’nden Ulise ve Kudışan adlı zımnilerin Kıbrıs’a gönderilmekten bağışlanmasını dilemektedir. Sözü edilenin, oturduğu söylenen köyünden ve akrabasından olan adı geçenler, Kıbrıs’a sürülmekten bağışlanmasını emredip, buyurdum ki; emrim varıp ulaştıkça sözü edilenin, eskiden oturduğu yukarıda anlatılan köyünden ve akrabalarından olanların, Kıbrıs’a gönderilmek için deftere yazılmış olsalar bile çıkarıp “Kıbrıs’a sürgün olanlardansınız” diye incitilmelerine de engel olasınız ve bu yüce hükmümü mahfuz sicile kaydeyleyip ellerinde bırakasınız” Ferman daha sonra Kayseri’ye ulaştırılmak üzere, Mehmet Ustaya verilir. Bu şekilde Sinan, köyünü ve akrabalarını Kıbrıs’a sürgün olmaktan kurtarmıştır.

Vadinin bir başka değeri de Yunus Bekir’dir. Yunus Bekir 1868 yılında o zamanki adıyla Dimitre’de(Turan) dünyaya gelmiştir.
Yunus Bekir, Haydar Paşa Cerrah mektebi mezunudur ama bu mesleği icra etmemiştir. Kendisi ressam ve nakkaşlık yapmıştır. İttihat ve Terakki’ye üye olmuş, uzun yıllar İsviçre’de sürgün hayatı yaşamıştır. Uzun bir aradan sonra tekrar köyüne dönmüş Vali Muammer ile birlikte çeşitli hizmetler yapmıştır. 1910 yılında Kayseri’de Erciyes isimli ilk Türkçe gazeteyi basmıştır. Yazdığı dilekçe ile 1916 yılında Dimitre olan köy adını Turan olarak değiştirmiştir. Gesi, Ağırnas ve Turan’daki okulları Vali Muammer ile birlikte yapmışlardır. Memleket Hastanesi, Bünyan Hidro Elektrik Santrali gibi önemli alt yapı yatırımlarında görevler almıştır. 1931 yılında Şarkışla’da vefat etmiştir. Mezarı bugün Turan mezarlığının girişinde yer almaktadır. Koramaz Vadisi’ne çok büyük hizmetleri vardır. Yaşadığı ev, Turan’da ulu pınar yolu üzerindedir ve neredeyse tamamen yok olmak üzeredir.

İlgimizi çeken bir diğer isimde Mehmet Raşit Efendi’dir. 1787 yılında Osmanlı Devletinin  “reisülküttap”ı, yani dış işleri bakanlığı yapmış bir devlet adamıdır. Mehmet Raşit Efendi, aslen Koramaz Vadisinin Isbıdın (bugünkü adı Bağpınar) köyünde 1753 yılında doğmuştur. Raşit Efendi kütüphanesini kendi memleketi olan Kayseri’ye 1796 yılında yaptırmıştır. Bina tek kubbeli bir salona ve bir koridora sahiptir. Türkiye’de yazma ve basma eski kitapların yer aldığı önemli kütüphanelerden biridir. Buradaki Türkçe, Arapça ve Farsça eserlerin bir bölümünü Mehmet Raşit Efendi, İstanbul’dan buraya göndermiş, daha sonra Mehmet Paşa ve Hacı Halil Efendiler de yardımda bulunmuşlardır. Cumhuriyet yıllarında da Milli Kütüphaneden buraya bazı eski yazılı eserler aktarılmıştır. Türkçe, Arapça ve Farsça yazma eserler bakımından Orta Anadolu’nun en büyük kütüphanesidir. 

Tabi bu isimlerin yanında Mustafa Ağırnaslı (Çerkezoğlu Mustafa Bey), Müftü Mesut Efendi, Behçet Kemal Çağlar ve Ali Rıza Önder gibi isimlerde bulunmaktadır.Bölge de birçok medeniyetin izlerine rastlamak mümkündür ve bunlar sürekli olarak bir önceki topluluğun kullandığı yolları, evleri kullanmışlar. Örneğin, başlangıçta barınma amaçlı kullanılan bir mağara daha sonra Roma döneminde detaylandırılarak kaya mezar olarak işlenmiştir.  Hristiyanlığın serbest kalmasıyla beraber geç Roma veya erken Bizans’ta bu mağaralar kilise olarak yeniden şekillendirilmiştir. Selçuklu ve Osmanlı hâkimiyeti ile beraber ise kiliselerin bir kısmı yine dini yapı olarak kullanılmaya devam etmiştir ki bu durum vadiyi oldukça değerli kılmaktadır.

Binlerce yıldır yörede yaşayan insanlar tarafından kayalara oyularak mezar, mesken, depo, ibadethane olarak kullanılan mekanların kullanımı günümüzde de sürdürülmektedir. Sayıları yüzlerce olan güvercinlikler, columbariumlar (Roma döneminde yakılmış bedenlerden kalan küllerin saklandığı toplu mezarlar), anıt mezarlar, tümülüsler, yer altı savunma yapıları, yaşam alanları, ibadet alanları (antik tapınaklar ve kiliseler), ağıllar, gözetleme noktaları gibi çok sayıda farklı kullanım amaçlı yapı bulunmaktadır.

Gelin şimdi vadinin sahip olduğu mimari değerlerden bahsedelim.

Koramaz Vadisi Büyük Bürüngüz köyünde üç, geriye kalan tüm köylerde birer tane tarihi camii bulunmaktadır. Toplamda 9 tarihi camii bulunmakta olup bu camilerden Büyük Bürüngüz’de bulunanlar 16. yy’a tarihlenmektedirler. Bu camiler sahip oldukları işlemelerle hayranlık uyandırmaktadır. Kültürümüzde sürekli gördüğümüz kuş yuvaları veya güvercinlikler burada da camilerin duvarlarını süslemiştir. Bu camilerin en arasında Büyük Bürüngüz’deki cami, işlemesi ve kuş yuvalarıyla göze çarpar.

Koramaz Vadisi’nin daracık yollarında dolaşırken karşınıza tarihi çeşmeler çıkacak, susayan yolcularını bekleyen çeşmelerin her birinin kendi mimari üslubu ve tarzı bulunuyor. Toplamda 26 tarihi çeşmenin 10 tanesi Büyük Bürüngüz’de ve 5 tanesi de Ağırnas’ta yer alıyor. Bugün bu çeşmelerin tamamından su akmaya devam etmektedir.

Vadide bulunan köylerin tamamında Osmanlı ve Cumhuriyet’in ilk dönemlerinden kalma tarihi taş evler ve konaklar bulunmaktadır. Sayıları yüzlerle ifade edilecek bu evlerden ve konaklardan müteşekkil sokaklarda dolaşırken kendinizi bir an modern hayatın kargaşasından kopmuş hissedeceksiniz.

Koramaz Vadisi’nde yer alan her köyde vakti zamanında köye dışarıdan gelen misafirlerin konaklayacakları birer tane han bulunur imiş. Ancak bugün günümüze kadar ulaşmış sadece iki han bilmekteyiz. Bunlardan birisi Vekse’de yer almakta olup diğeri Isbıdın’da yer alan ve bir Selçuklu hanı olan Kayır Hanıdır. Kayır Hanı aynı zamanda Atatürk’e ev sahipliği yapmış bir handır. Ulaşımın çok kısıtlı olduğu dönemlerde Atatürk’ün Kayseri’yi kimi kaynaklara göre her ne kadar dört defa denilse de beş defa ziyaret ettiği bilinmektedir. Bunlardan en önemlisi kuşkusuz 20 Eylül 1928’de yaptığı ziyaretidir. Bilindiği üzere 1 Kasım 1928’de Harf inkılabı gerçekleşmiştir. Atatürk, inkılaptan önce Anadolu’da farklı şehirlere yeni alfabe tetkikleri de yaptığı ziyaretler gerçekleştirmiştir, bunlardan birini de inkılaptan tam 40 gün önce Koramaz Vadisi’ne yapmıştır. Çeşitli kaynaklarda bu ziyarette Gesi Nahiyesinde İsmet Paşa ile birlikte alfabe teftişi yaptığı anlatılmaktadır. Fakat Hüseyin Cömert, bu konuyu Koramaz Vadisi adlı kitabında biraz daha detaylandırarak şu ifadeleri kullanmaktadır: “1928 yılında Mustafa Kemal Paşa, yanında bulunan heyet ile beraber yeni yazı hakkında incelemeler yapmaya Kayseri’ye gelirken Gesi, Mancusun, Vekse, Ispıdın, Efkere köyleri halkı, öğretmen ve öğrencileri tarafından burada bulunan Han’da karşılanarak ağırlanır. Gesi Belediye Başkanı Emin Ağa, burada karşılama heyetindeki zevatın adlarını tek tek okuyarak Mustafa Kemal Paşa’ya tekmil vermiştir. Bazı kaynaklarda Mustafa Kemal Paşa’nın Gesi’de karşılandığı belirtilmekte olup yapılan yanlışlığın, Ispıdın’ın idari olarak Gesi Nahiyesine bağlı olmasından kaynaklandığını tahmin etmekteyiz.”Bu açıklamalardan da görüleceği üzere Atatürk, 20 Eylül 1928 tarihindeki Kayseri ziyareti esnasında Koramaz Vadisi içerisinde yer alan Isbıdın’da bulunan ve bugün maalesef kaderine terk edilmiş halde bulunan Kayır Hanı’nda öğrenciler ile yeni harflerin tetkiki için bir araya gelmiştir.

Bölgede ayrıca birçok tarihi üretim noktaları da bulunmaktadır. Bezirhaneler, güvercinlikler, değirmenler, setenler ve şırahaneler bunlardan bazılarıdır.

Bezirhaneler bezir yağının üretildiği bir çeşit endüstriyel değirmenlere verilen addır. Izgın, belemir, zeyrek ve aspir bitkilerinin tohumlarının iki ağır taş arasında ezilmesi ile elde edilen bezir yağı, uzun yıllar boyunca mekanik yağlama, aydınlatma ve beslenme maksadı ile kullanılagelmiştir. Vakti zamanında sırf Ağırnas’ta 25 adet bezirhanenin işlediği göz önünde bulundurulursa son derece değerli ve önemli bir yağ olduğu anlaşılmaktadır. Koramaz Vadisi’nde günümüze kadar taşları ve kısmen müştemilatı ulaşmış bilinen toplam 4 bezirhane bulunmaktadır. Bunlardan biri Vekse’de, ikisi Turan’da ve sonuncu olanı ise Ağırnas’ta yer almaktadır.

Koramaz Vadisi tabanından akan Koramaz Çayı ve bu çayı besleyen 18 su kaynağı sayesinde vadi içerisinde çok sayıda tarihi su değirmeni bulunmaktadır. Günümüze kadar ayakta kalabilen değirmen sayısı 6 olup bunlarda 3’ü Ağırnas’ta yer almaktadır.

Vadide yakın zamana kadar da aktif olarak kullanılmakta olan 100 civarında güvercinlik bulunmaktadır. Güvercinlikler güvercinlerin özellikle gübresinin temini için kullanılan özel besleme ve üreme alanlarıdır. Güvercin gübresi hem tarımda hem de yanıcı madde yapımında yıllarca kullanılmıştır. Başlarda columbarium olarak yapılmış bazı yapıların zamanla güvercinliğe dönüştürüldüğü bilinmektedir. Bununla birlikte orijinal yapılmış güvercinlikler de vadide bulunmaktadır.

Setenler aslında değirmenin bir başka tarzıdır. Seten, buğdayın iki ağır taş arasında ezilerek kırılması ve bulgura dönüştürülmesi için kullanılan bir üretim aracıdır. Genellikle köyün meydanlarında yer alan setenler ortak olarak kullanılmaktadırlar. Büyük baş bir hayvan yardımı ile hareket ettirilen dairesel seten taşı zeminindeki taş üzerindeki buğdayı bulgura dönüştürür.

Bunlara ek olarak şırahaneler de vardır. Üzüm ezilerek suyunun çıkarıldığı ve dinlenme havuzunda dinlendirildiği özel üretim mekanlarına şırahane denilmektedir. Vadide iç içe geçmiş oyma mağaraların içerisinde onlarca şırahane vardır.

Vadi ayrıca Kapadokya bölgesinin içerisindedir. Birçok kişinin Nevşehir’de tanıklık ettiği mağara kiliseler burada da oldukça yoğundur. Bizans döneminden başlamak üzere yumuşak kayalar içerisine oyulmuş toplamda 38 adet kaya kilise bulunmaktadır.

Bu kiliselerin hemen hemen hepsinde freskler bulunmaktadır. Ayrıca hepsinin içerisinde kuzey ve güney cephelerinde mezarlıklar vardır. Duvarlarında nişler ve havalandırma bacaları göze çarpar. Günümüzde yine görülebilecek kaya kiliseler mevcut olmasına rağmen birçoğu doğal tahribata uğramıştır. Sadece doğal tahribat değil, definecilerin elinden de çok çekmiştir kaya kiliseleri. Birçok mezarlık patlatılmış ve freskleri tahrip edilmiştir.

Bunlarla beraber modern kiliselerde bulunmaktadır. Vadide Cumhuriyet öncesi döneminde Rumların yaşadığı bilinmektedir. Rumlardan kalan günümüze kadar ulaşabilmiş iki büyük kilise bulunmaktadır. Bu kiliselerden biri Ağırnas’ta yer almakta olup adı Aigos Prokopios olarak bilinmektedir. Diğer kilise ise Vekse köyünde bulunmakta ve özel şahıs mülkiyetinde yer almaktadır.

Bölgedeki en ilginç noktalardan bir tanesi de kağnı yollarıdır. Binlerce yıldır insanların en sadık taşıma araçlarından birisi olmuştur Kağnılar. Kağnıların tekeri genelde demirle kaplı ve çok sert olur. Üzerinde de yüzlerce kilo yük ile yol alır kağnılar. Kağnılar yumuşak kayalardan oluşan bölgelerden geçerken tekerleri zemini oymaya başlar, zamanla bu oyuklar derinleşmeye ve adeta çukur bir raya dönüşmeye başlarlar. Bu raya oturan bir kağnı buradan kolay kolay çıkamaz. Çukur derinleştikçe kağnılar yatayda yer değiştirerek yeni raylar oluşturmaya başlarlar. Kayseri’de bu şekilde yan yana yüzlerce ray barındıran bir Kağnı Otobanı hemen Koramaz Vadisi yanı başında yer alıyor.

Kapadokya bölgesinde birçok noktada gördüğümüz yeraltı şehirleri vadide hemen hemen heryerde görülürü. Bunlardan bir tanesi Ağırnas’tadır. Mimar Sinan’ın doğduğu ve bugün müze olan evin altında çok büyük bir yeraltı yapısı bulunmaktadır. Mimar Sinan’ın evinin altında bulunan yeraltı yapı kompleksi iki katta toplam 1.850 m2 lik bir alana yayılmıştır. Bazı ara bağlantılar iptal edildiği için bugün Mimar Sinan’nın evinin altında dört farklı yeraltı yapısı mevcuttur ama, geçmişte bunların tümünün tek bir yapı olduğu kesindir. Öte yandan, bugün bile bu yapılardan birinci ve dördüncüsünün diğer komşu evlerin altına dek devam etmesi ve birçok farklı noktadan yeryüzüne çıkışının olması, yüzyıllar önce Ağırnas Köyü’nde ne denli karmaşık bir yeraltı yapı kompleksi olduğunun ispatı gibidir. Yapının, en azından bir dönem, savunma amacıyla inşa edildiği dördüncü yeraltı yapısında üçü in situ, dört taş kapı olmasından bellidir. Giriş tünellerini kapatmak için kullanılan ve dışarıdan açılması mümkün olmayan bu taş kapıların ikisi; 140 cm ve 155 cm çapları ile, Kapadokya ölçülerinde bile çok büyüktür. Fakat, zaman içinde savunma kaygısı kalmayan bu yeraltı yapıları inşa amacını yitirmiş ve büyük yapısal değişikler geçirmiştir.

Bunlarla beraber Mustafa Bozdemir yeraltı şehri, Dimitre kaya yerleşimi, Dudu Güzay evi, Küçük Bürüngüz yeraltı şehri bunlardan birkaç tanesidir.

Bölge de birçok ağaç ve bitki türü bulunmaktadır.

Vadi içerisinde ceviz, fındık, menengiç, dağdağan, söğüt, kavak, meşe, gilaburu, cehri, karamık, iğde, elma, armut, erik, kayısı, ayva, böğürtlen, üzüm, dut, kuşburnu, alıç, leylak türünden çok sayıda ağaç doğal olarak yetişmektedir.

Yine vadi içerisinde yüzlerce çeşit çiçek yetişmektedir, bunlardan bazıları pulicaria odora, hemerocallis fulva, boraginaceae, cirsium palustre, geranium tuberosum şeklinde sıralanabilir. Çiçeklerin yanı sıra çok sayıda mantar türü ve ısırgan otu, nane gibi türler de vadi içerisinde yetişmektedir. Vadinin üst kısımlarında ise susuz tarım ürünleri olan buğday, arpa, ızgın, belemir, zeyrek ve aspir türü bitkilerinin tarımı da yapılmıştır ve yapılmaktadır. 

Vadinin Mançır bölgesinde yüzlerce fındık ağacı tamamen doğal olarak kendiliğinden yetişmekte ve her yıl ürün vermektedir. Bölgenin sert iklim koşullarına dayanıklı olan bu türün, Karadeniz bölgesinde yer alan türlerden farklı olduğu bilinmektedir ve bu konuda Erciyes Üniversitesi Genom ve Kök Hücre Araştırma Merkezinde bünyesinde araştırma yapıldığı bilinmektedir.

http://www.koramazvadisi.com/
http://taliyol.com/2018/11/26/basogretmen-ataturkun-yeni-harfleri-takdim-icin-kayseri-ve-koramaz-vadisi-ziyareti/

Recep Oğuzhan Albayrak / Pff. Türkçe, İngilizce Turist Rehberi